İnternet Sansürünü kim daha çok azdırabilir yarışması gibi bir durumla karşı karşıyayız:

“İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 18 Aralık’ta Twitter’dan AKP MV Zeynep Karahan Uslu (@zkarahanuslu) tarafından.

Uslu ve arkadaşlarının imzasısı olduğu ilk tasarının içeriği şu idi:

Ardından ise başımıza Torba Kanun çıktı ve baktık ki bu sefer de yine AKP MV Necdet Ünüvar (@necdetunuvar) imzalı Torbada yok yoktu. Onlarca kanun aynı kanun değişikliği çatısı altında değiştiriliyordu. Çok çok öenmli kanunların tüm toplumsal hayatı etkileyecek çok önemli maddeleri değiştiriliyordu ve fakat tabii ki bunlarından hepsinden haberdar olabilmemizi ve fikirlerimizi söyleyebilmemizi sağlayan bir numaralı araç olan İnterneti ilgilendiren 5651’i değiştirmeye yönelik maddeler bizim için en önemlileriydi ve bu maddeler Uslu’nun teklifindekindne bile ileri derecede sansürcüydü.

Bu Torba Kanunun tam metni şu

Bu torba kanunun 5651’i içeren kısmının metni ise şuydu:

Değiştirilmek istenen ve zaten yeterince sansürcü olan 2007 tarihli 5651 Sayılı Kanun ise şu an itibarı ile şu şekilde (Kanun yayınlandıktan sonra bir kaç değişikliğe upramadı değil bu arada)

Peki Bu Değişikliklerle Neler Geliyor – Yani Daha Doğrusu Neler Gidiyor? > İnternet Sansürü Bitmiyor! Aksine Giderek Artıyor.

    • DNS değiştirmeyi çözüm olmaktan çıkaracak IP tabanlı kısıtlama (daha önce mahkemece engellenmemiş Google servislerinin de ulaşılamamasına neden olan uygulama),

    • Bir sitedeki belirli bölümleri kısıtlamak için URL adresi tabanlı kısıtlamalar (tüm içeriği gözetleme/kaydetme/filtreleme yoluyla çalıştığından internette hız kaybı ve özel hayatın gizliliği hakkının ihlâli. TİB dâhi bunun karşısında olduğunu belirtmiştir.

    • “Hukuka aykırı” içerik Türkiye’deki servis sağlayıcılardaysa doğrudan hizmet kesimi, yurtdışındaysa erişim engeli ile karşı karşıyadır.

    • “Halkın bir kesimini sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet ve bölge ayrımına dayanarak aşağılama” tanımının engelleme nedeni olarak tanınması ilk tasarıda mevcutken ikinci tasarı diyebileceğimiz torba kanun içindeki maddelerde yer almamıştır.

    • Önce içerik sağlayıcıya başvurma şartı yerine doğrudan mahkemeye başvuru hakkı,

    • Mahkemelere 24 saat içerisinde karar alma zorunluluğu,

    • Yer sağlayıcıların içerik kaldırılmasıyla ilgili olarak “teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde” yükümlü olmaları ifadesinin kaldırılmasıyla, yayımdan kaldırma yükümlülüğünün mutlak hâle gelmesi,

    • Yer sağlayıcıların trafik bilgilerini (IP kayıtları) saklaması için öngörülen 6 ay-2 yıl aralığının alt limitinin 1 yıl olması,

    • Ticari amaçlı olsun olmasın toplu kullanım sağlayıcıların kendilerine bildirilecek bazğzı(!) tedbirleri daha suç oluşmadan önce alması gerekliliği, (Toplu kullanım sağlayıcı tanımı: “kişilere belli bir yerde ve belli bir süre İnternet ortamı kullanım olanağı sağlayanlar”.)  Kablosuz internet sunan kafelerden üniversitelere, internet kafelerden Gezi sürecindeki ağ adı-şifresi paylaşımına varan bir değerlendirmeye neden olabilecektir. “Sonuç olarak çıkarılması gereken şudur ki bi kafede kahvenizi yudumlarken girdiğimiz bir İnternet sitesi yüzünden hem bizim hem de o kafenin sorumluluğu doğacaktır. Herhangi bir suç işlenmese dahi ‘suçun önlenmesi’ başlığı altında işlem yapılması kuvvetle muhtemeldir.

  • 5651’in ve yapılmaya çalışılan direktiflerin aslında sadeve birer direktif uyarlaması ve çevirisi olduğu unutulmamalıdır. Direktiflerde hiçbir adli para cezası veya hapis cezası öngörmemekte ve bu direktifleri iç hukuklarına uygulayacak olan AB üye devletlerinin de bilgi ve ifade özgürlüğüne uygun yaptırımlarda bulunması ve iç hukuklarının özgürlükler çereçvesinde şekillendirilmesi gerekliliği de bu mevzuatların lafzından anlaşılmaktadır. Öyle ki hem demoktratik toplum gereklerine uygun bir hukukuk uygulamamız olmadığı gibi hem de direktiflerin de dışına çıkan ve Torba Kanun’daki maddelerde Bakana ve TİB başkanına bizzat tek kişi olarak internet sitesi erişim engelleme “emri” (kanundaki ifade) verilmektedir.

Korsan Partinin Önerileri:

    • Erişime engelleme kararları yerine İnternet demokrasisine uygun bir şekilde şeffaf bir uyar-kaldır mekanizmasının işletilmesi sağlanmalıdır. Uyar-kaldır uygulanmaksızın erişim engelleme yapılmamalıdır.

    • Kanunda erişim engelleme kalacak ise yeterli şüphe kavramı yerine mutlaka kuvvetli şüphe kavramı ile birlikte bir süreçte tanımlanmalıdır.

    • Erişime engelleme “son çare” olarak kabul edilmeli ve yalnızca hukuka aykırılığın başka tedbirlerle giderilemeyeceği durumlarda; mutlak olarak ise Anayasal “orantılılık ve ölçülülük” ilkeleri çerçevesinde uygulanabilecek bir tedbir olarak düzenlenmesi sağlanmalıdır.

    • IP adresi ve url temelli erişim engelleme sansürlenmemiş servislerin dahi ulaşılamaması, internet hızında düşüş yaşanması ve internet trafiğinin hukuka aykırı gözetiminin mümkün kılınabilmesi gibi nedenlerden dolayı asla kabul edilemez.

    • İki tasarıda da yer alan hakimlerin erişim engelleme istekleri hakkında 24 saat GİBİ JET sürelerde karar vermesi Türkiye gerçeklerinde hakimlerin yeterliliği ve konuya hakimliğe düşünüldüğünde ve elbette ki savunma alınmasını imkansız hale getirdiğinden asla kabul edilemez.

    • Torba yasadaki Erişim Sağlayıcıları Birliğinin kendisine gönderilen sansür kararlarının “gereğini” 4 saat içinde yapması gibi otomatik onay/noter mekanizmasınba dönüştürülen bir sansür mekanizması asla kabul edilemez.

    • İlk tasarıda nefret suçlarının eklenmesine ilişkin maddelerde olduğu gibi katalog suçların genişletilmesi asla kabul edilemez.

    • Katalog suçlar azaltılmalı ve hatta başta müstehcenlik olmak üzere derhal

  • Kanunda mutlaka katalog suç sayılmak isteniyorsa bunların içeriğinin de uluslararası hukukta ön görülen asgari noktalar baz alınarak çocuk pornografisi, şiddete çağrı, nefret söylemi ve soykırımı teşvik halleri olması kabul edilebilir ve fakat bunların uygulamasının da demokratik toplumun gereklerine göre ve orantılılık, ölçülülük ilkeleri çerçevesinde, AİHS’e ve AİHM kararlarına uygun şekilde yapılması yine mevzuatta açıkça yazılmalıdır.” Hakkında daha fazla şey öğrenmek Türkiye cumhuriyeti iktidar partileri.

    • “Sansürü aşmaya yarayan değişik teknik erişim engelleme aşma yazılım ve araçlarının kullanılması bilgisayar güvenliği açısından ciddi riskler oluşmasına neden olmaktadır. Öyleyse İnternet düzenlemeleri yapılırken yetişkinlerin her türlü İnternet içeriğine erişim hakkına saygı duyan, İnternet’in teknik doğasına uygun ve şeffaf yöntemler ve uygulamalar tercih edilerek madde hükümleri bu anlayışla oluşturulmalı ve uygulanmalıdır.”

    • Bakana ve TİB başkanına doğrudan internet sansürü emri verme yetkisi asla kabul edilemez.

    • Hem ilk tasarıda hem torba kanun maddelerinde yer verilen ve zoraki sansür uygulama merkezine dönüşecek olan Erişim Sağlayıcılar Birliği asla kabul edilemez.

  • Yer sağlayıcılara yönelik faaliyet belgesi alma zorunluluğu da tamamen mevzuattan çıkarılmalıdır.

Tüm bu değerlendirmelerimiz göz önüne alınmaz, kanunda gerekli iyileştirmeler yapılmaz ve gündemdeki değişiklik tasarıları ya da başka yeni bir tasarı yasalaşırsa; yurttaş gazeteciliği, bilimsel araştırma özgürlüğünü ve ifade hürriyetini bitirecek olan ve de bizi sosyal medya hesaplarındaki profillerin dahi sansürlenebileceği, aslında sansürlenmemiş olmasına rağmen IP engeli nedeniyle erişilemeyen sitelerin olacağı bir karanlık döneme sokacak olan ilgili 5651 Sayılı Kanunu tanımadığımızı AİHM kararları, Anayasa uygulamamız ve evrensel hukuk kuralları ışığında ilan ediyor, Türkiye ve dünya kamuoyu ile mevcut Türkiye Cumhuriyeti hükümetini bu hususta uyarıyor ve bilgilendiriyoruz.

Aynı fikirde misiniz?

Sansüre hayır demek için bu bildiriyi #SansüreHayırDe etiketiyle paylaşabilirsiniz.

“Bir Avuç” İnternetsever


0 Comments

Leave a Reply

Avatar placeholder

Your email address will not be published. Required fields are marked *